SON DAKİKA
Değerli
meslektaşlarım,
Çok zor geçen bir yılın ardından, 2021 yılına girdik. İçinde olduğumuz
pandemi sürecinde bir yandan birçok insan gibi sağlık sorunlarıyla boğuşurken bir
yandan görevimi icra etmeye çalıştım. Bu arada hem geçmiş yaşamımı hem de bu günümü
her zamankinden daha fazla gözden geçirme şansı buldum. İçinde olduğumuz bu
günlerde yakınlarımızdan, sevdiklerimizden ayrı kaldık, hastayken bile birbirimize
yardım edemedik. Yakınlarımızı kaybettik, cenazesine bile katılamadık. Bu
çaresizlik duyguları bana yardımlaşma ve dayanışmanın önemini daha da derinden
hissettirdi. Bu noktada sizlere CİPDER ile tanışma hikayemi anlatmak istiyorum.
2008 yılıydı. Tarsus C Tipi Kapalı Cezaevi’nde görev yapıyordum.
Bir gün Ankara’da infaz ve koruma memuru olarak çalışan bir arkadaşım Tarsus Cezaevi’ne
tayin oldu. Yıllar önce Pozantı’da Cezaevi Personeli Derneğini kurduğumuz için
dernek işlerine çok meraklıydım. Arkadaşıma:
"Ankara’da CİPDER adlı bir dernek kurulmuş. Bu dernek
hakkında ne biliyorsun?" diye sordum.
O da bana üstünkörü bir açıklamada bulundu:
"Boş ver bu derneği." dedi, “Bir başkanı var, 2000
-3000 TL maaş alıyor. Bir de altına cip vermişler adamın." Meslektaşımın anlattıklarına inanıp bu
derneğe uzak durdum. Bir gün Derneğin kurucu genel başkanı Bekir Alanoğlu beni
aradı.
"Cem Bey, sizin dernek işlerinde deneyimli olduğunuzu
öğrendim. Bize katılır mısın?" diye sordu. Birden arkadaşımın anlattıkları
aklıma geldi. Keyfim kaçtı. Dobra dobra konuştum:
“Başkanım, ben sizin derneğinizde çalışamam." dedim.
"Sizin çalışma sisteminiz bana uymaz. Siz 2000- 3000 TL maaş alıyormuşsunuz. Bir de cipiniz varmış. Ben mevki ya da para meraklısı değilim. Bu
yüzden sizinle çalışamam."
Bekir Bey gayet mütevazı bir şekilde yanıtladı:
"Bunları size kim anlattı bilmem ama bunların hiçbiri
doğru değil. Bu öncelikle Dernekler Kanunu’na göre mümkün değil." dedi.
"Ne maaşı ne cipi. Ben bir kuruş maaş dahi almıyorum. Aksine kuruluş aşamasında cebimden çok harcama yaptım. Bunlar bizi tanımayanların iftiralarıdır."
Bekir Bey'le konuştuktan sonra çok büyük bir hata yaptığımı
anladım. Kendi kendime söylendim. Öncelikle meslektaşıma inanarak ön yargılı
olmam fevkalâde yanlıştı. Ben duyduklarımı araştırıp soruşturmadan inanmış, zanla hareket etmiştim. Bekir Bey’e:
"Şayet böyle bir şey yoksa çalışırım. Ben
Karadenizliyim. Doğruları söylemekten çekinmem."
Daha sonra Bekir Bey'le tekrar konuşunca ikna oldum. Süs
biberi gibi orada duramayacağımı, aktif bir şekilde çalışmak istediğimi
belirttim. O da kabul etti. "Bizde hiyerarşi yok, herkesin eşit söz hakkı
var. Benim orada ne kadar yetkim varsa senin de o kadar var yetkin var."
dedi. "Yönetime sunar ve yönetimi ikna edebilirsen her projeyi
uygulatabilirsin."
Bu bana hem güven hem de güç verdi. O günden bu yana derneğin
yönetiminde özverili bir şekilde çalışmaya devam ediyorum.
Bu hikayeyi anlatmamın sebebi o zamandan bu zamana kadar
hiçbir şey değişmediğini ifade etmek istemem. Başkanımın dediği gibi
safsatalar, iftiralar ve çarpıtma yalanlar bugün de son hızla devam ediyor.
Oysa yıllardır birçok meslektaşımıza ve yakınına el uzattık. Sizlerin
desteğini, vefasını, sevgisini onlara ilettik. Hiç birimizin yalnız olmadığını
kamuoyuna gösterdik. Kuruluş amacımız olan yardımlaşma ve dayanışma için ne
gerekiyorsa yapıyoruz. Tabi ki eksiklerimiz, yanlışlarımız vardır; sonuçta
gönüllülük esasına göre çalışan amatör insanlarız, zira dernekçilik
profesyonelce yapılmaz.
Anlamakta zorluk çektiğim şeylerden biri; bir meslek grubunun
sadece iyi niyetle çaba gösteren kendi meslektaşlarını neden karalamak istediğidir.
Bir insan tanımadığı bir insana sadece güvenilmez bir kaynaktan duyduğu
safsatalarla neden iftira eder! Bu dernek yönetiminde sizin gibi insanlar var,
hepsi ceza infaz kurumu emektarı. Biraz düşününce yapmasının mümkün olmadığı
anlaşılacak şeyleri yapmış gibi dedikodusu yapılan bu insanlara neden magazin
programlarındaki ünlüler gibi muamele ediliyor! Sanıyorum ki yüz yüze geldiğinde
tek kelime edecek cesareti olmayan; yaşantısındaki olumsuz şeyleri değiştirmek için
bir şey yapacak iradeye sahip olmayan insanlar günümüzde klavye başında,
gölgelere saklanıp ışığı taşlamayı bir marifet sayıyor. Aksi halde akleden,
düşünen, hakkını arayan, basiret sahibi bir insanın araştırmadan, bir bilene
sormadan başkası hakkında yargıda bulunması son derece yanlış bir tutumdur. Doğru
olsa dahi gıybet olmasın diye kimseye taşınmaması gereken şeyler bugün iftira olma
ihtimali düşünülmeden pervasızca yayılıyor. Oysa Rabbimiz Hucurat Suresi’nde şöyle
buyurmuyor mu; “Siz ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) zandan şiddetle
kaçının! Unutmayın ki zannın bir kısmı ağır bir vebaldir! Birbirinizin gizli
saklısını da asla araştırmayın ve birbirinizin gıybetini etmeyin!”
Haksız ithamlarda bulunmak, kamuoyunu ve meslektaşlarımızı iftiralarla
meşgul etmek dine, genel ahlak kurallarına uygun olmamakla birlikte hukuka da
aykırılık teşkil etmektedir. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki müddei, iddiasını
ispatla mükelleftir. Bu şekilde fitneye sebebiyet vermek, altından
kalkılamayacak bir vebali de beraberinde getirecektir. Derneğimiz
faaliyetleriyle şeffaf bir şekilde çalışmalarını yürütmekte olup her türlü
denetime de açıktır. Bugüne kadar ne bir soruşturma açılmış ne de olumsuz bir durumla karşılaşılmamıştır. Bakmayı, görmeyi bilenler için bu dernek takdire şayan hizmetler yapmıştır. Yıllardır işimizden arta kalan tüm zamanda dernek işleriyle
meşgul oluyor, sizlerin bilip, görmediğiniz, duymadığınız dertlerle hemhal
oluyor; kendi çapımızda çözümler üretmeye çalışıyoruz. Birçok hizmetimizi ise “bir
elin verdiğini diğer el görmemeli” şiarı nedeniyle açıkça paylaşamıyoruz. Bazı
şeylerin reklamının yapılmaması gerektiğini düşünüyor, sizlerden bizlere
güvenmenizi, desteklemenizi bekliyoruz. Amacımız önce Allah’ın rızasını
kazanmak, meslektaşlarımıza yönelik hayra vesile olmak, hayırla yâd edilmek ve
bâki kalan bu gök kubbede hoş bir sadâ bırakmaktır. Bizim tek kazancımız
bunlardır.
Bir kez daha ifade etmek isterim ki başlatılan bu kara
propagandaya karşı kimseye kendimizi ispat etme gereği duymuyoruz. İnanıyoruz
ki bizi bilen biliyor, bilmeyen ise kendisi gibi biliyor. Biz de diyoruz ki
bizi bilmeyen ne bilsin? Bilenlere, akledip düşünenlere; araştıranlara, zandan
uzak duranlara selam olsun. Selametle kalın…
Diğer Yazarlar
Yazarın Diğer Yazıları
KENDİMİZİ NASIL İFADE EDELİM?
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI
Adalet Bakanı Bayram Ziyaret
BİZİM PUSULAMIZ ADALETTİR
MAÇ YENİ BAŞLADI!
Yorumlar (1 Adet)
Banada aynısını anlatmışlardı bende çekinmeden aradım konuştum yetmedi gittim Ankaraya yerinde gördüm Her şeyi.
Allah sizden ve tüm kurucu üyelerden ve dahi destek olanlardan razı olsun